
Evladımı Geri Verin |
Merdivene oturmuş etrafı seyrediyordu Nuran. Sokakta heyecanla sağa sola koşuşan akranlarına bakıyordu. Bugün bayramdı; Ramazan bayramı. Birileri onun adını nedense “Şeker” bayramı koymuşlardı. Adı ne olursa olsun, Nuran ve kader arkadaşları için fark etmiyordu. |
Küçük elini çenesine dayamış, boş ama yaşlı gözlerle etrafa bakıyordu. Değil bayramlık elbise, saçını bile taramamıştı. Nefret ediyordu herşeyden. Neden ve niçinleri cevapla-yamıyordu. Ama herşeye karşı aynı nefreti ve hıncı hissediyordu.
Onbir yaşındaydı. O ve abisi üç yıldır buradaydı. Abisi yakında başka bir yuvaya nakledilecekti. Şimdiden tasalanıyordu. Zira abisi kendisine sahip çıkıyor, kimseye ezdirmemeye çalışıyordu.
Kendilerini niçin bu yuvaya koymuştu babası? Bunu anlamakta zorluk çekiyordu. Ailesiyle ilgili fazla bir şey hatırladığı söylenemezdi. Tek hatırladığı şey; babasının, annesini çok sık ve öldüresiye dövdüğü idi. Ve bir sabah gözünü annesizliğe açmıştı. Öldü demişti babası. Ama cenaze yoktu ortalıkta. Ve sonra… Evet sonra birgün babasının kendilerini bu yuvaya bırakıp, sonrada aylarca uğramadığıydı. Son bir yıldır ise hiç gelmemişti.
Nuran ailesizliğin acısını küçücük yüreğinde hissediyordu. Çok acıydı. İnsanın kimsesiz kalması, sağ oldukları halde, yanlarında olmamak, olamamak.
Hasta olup kimsenin ilgilenmemesi, ananın kucağına atlayamamak. Hatta yaramazlık yaptığında anadan dayak yemek. Bunları yaşayamamak. Bütün bunları şu sokakta oynayan analı babalılar nereden bilecekti ki?.
0 yorum:
Yorum Gönder