Neden psikolojik savaş:
İnsanlık tarihi savaş ve mücadelelerle geçmiş, bugün var olan devletlerin birçoğunun sınırları savaşlarla belirlenmiştir. Bölgesel işgaller, ABD gibi emperyalist güçlerin tek taraflı saldırıları ve Siyonist rejimin neden olduğu savaşlar ile İslam diyarlarına yönelik tecavüzler olmakla birlikte geçtiğimiz yüz yılın dünya savaşları yaşanmamaktadır. Dünyada son yarım asırdır sıcak savaşlar azalmıştır. Azalan ve yaşanmayan sadece sıcak savaştır. Tüm dünyada psikolojik savaş ve operasyonlar yürütülmekte, fiili ve sıcak savaşlarla elde edilemeyenler Psikolojik savaşlarla yumuşak bir şekilde ele geçirilmektedir. Fiili savaş ve çatışmaların tamamlayıcısı olarak istifade edilen psikolojik harekat ve psikolojik savaşlar günümüzde sıcak savaşlardan daha etkin ve sonuca ulaştırıcı bir araç haline dönüşmüştür.
ABD gibi ülkelerin psikolojik savaşa muazzam bütçeler ayırması, tüm profesyonel ordularda Psikolojik harekât veya farklı adlarla aynı amaca matuf birimlerin olması hiçbir ülke ve grubun bu işe kayıtsız kalmadığını göstermektedir.
Bir ülkeye sızmak, işgal etmek veya istikrarsızlaştırmak için öncelikli ve en etkin silah psikolojik savaş ve operasyonlardır. Artık tanklarla, toplarla bir ülkeye girmek yerine psikolojik savaş araçları ve metotlarıyla ülkeler çembere alınmakta ve fiili savaşlarla uzun vadede elde edilmesi zor gözüken hedeflere psikolojik savaş taktikleriyle ulaşılmaktadır.
İslam ülkeleri ve Müslüman halklar yürütülen psikolojik savaşların öncelikli hedefidir. Ama Müslüman halklara karşı psikolojik savaş yürütenler demokrasi, özgürlük, insan hakları vs. cazibelerle amaçlarını kamufle etmekte çoğu zaman bunda başarılı da olmaktadır.
Psikolojik savaş hem savaşta hem de barışta insanları dizayn etme, belli alana yönlendirme ve kontrolde tutmak için en etkili yöntemlerden biridir. Bazen savaş aracı olarak kullanılırken bazen barış ve birleştirme amaçlı bir unsur olarak istifade edilen psikolojik savaş yeri geldiğinde bir ürünün reklamı için ortaya konulmaktadır.
Devletler rakip ve düşman ülkelere karşı psikolojik harekat uyguladıkları gibi kendi toplumlarını ayakta tutma ve iç dengeleri korumak içinde bu yola başvurmaktadırlar. Bu nedenle psikolojik savaş denince akıllara sadece düşman unsurların uyguladığı stratejiler gelmemelidir. Özellikle İslam ülkelerinde yumuşak geçişlerin yaşanması, toplumların belli konulara angaje ettirilerek asıl mihverlerden koparılmaya çalışılması ve mücadeleci anlayışın bir noktada dağıtılması, içte ve dışta yürütülen psikolojik savaş neticesidir.
İnsanı yöneten beyin olarak gözükmekle birlikte dışarıdan yapılan tazyik ve etkilerle beyin kontrolünün başkalarının eline geçmesi mümkündür. Bu maruz kalınan psikolojik operasyonların neticesidir. Çoğu zaman insanlar bunun farkında değildir. Başkalarına ait doğruları benimseyen ve kendi değerlerinden kopan bir toplumun düzelmesinin zorluğu bir tarafa içine düşülen durumun farkında olmamak daha ağır bir durumdur.
Hayatın her alanında etkin olan, insanların olumlu olumsuz sürekli maruz kaldığı psikolojik savaş nedir, nasıl uygulanır, dost ve düşmanın uygulama amaçları, bundan korunma yolları nelerdir? Müslüman birey sadece psikolojik savaşa maruz kalan bir kobay olamayacağına göre bizler nasıl istifade ederiz? Çağın silahı olarak kabul edilen Psikolojik savaştan İslami naslara uygun bir şekilde yararlanmak mümkün müdür?. Yazı dizimizde tüm bunları açmaya, tanımlamaya çalışacağız. Ne kadar kısa tutmaya çalışsak da konunun kapsamlı olması ve öneminden dolayı uzun bir yazı dizisi ortaya çıktı.
Okuyucular bu diziyi takip ederken sadece burada geçen örnekleri değil, günlük yaşamda özellikle İslam düşmanlarının ve dost gözüken ama aslında onlara bağlı olan unsurların uygulama, yaklaşım ve tavırlarını tekrar gözden geçirmesi, yazının amacına ulaşmasını sağlar.
Gelecek yazımızda:
Psikolojik savaşın hedefi olan İnsanın tanınması
Psikolojik harekat ve psikolojik savaşın tanımlanması ele alınacaktır.
Psikolojik savaş tamamıyla insana yönelik yapılmakta, kitlelerin fikri ve ameli olarak istenilen doğrultuda olması amaçlanmaktadır. Psikolojik savaşın hedefi insan olduğundan öncelikle insanın tanınması ve özelliklerinin bilinmesi gerekir.
İnsanın Özellikleri:
İnsanı diğer canlılardan ayıran birçok özelliği vardır. Ama en önemli iki özelliği ilim ve kudrettir. Bu özellikler olmazsa insan olmaz. Rabbimiz melekleri eşyaların isimleri ile imtihan ederken aynı zamanda insana verdiği ilmi, diğer mahlûklardan farkını ortaya koymuştur. İlim, insanı diğer canlılardan ayıran temel bir özellik ve üstünlük vesilesidir. Kudret ilim ile birlikte gelişen ve onu tamamlayan unsurdur.
İnsan hayatının devamı ve bekası, nesillerin devamı ve nefis emniyeti insandaki koruma davranışının nedeni ve temelidir. Fert veya grupsal hareket eden tüm insanların temel istekleri ya kazanmak ya da gelebilecek zararlardan korunmaktır. Ben-i âdem; sahip olduğu değerleri korumak ve geliştirmek üzere Menfaati celbetmek ve zararları def etmek amacıyla mücadele verir. Değerler soyuttur. Maddi ve manevi olabilir. Maddi ve manevi değerler taşıyan her birey veya grup bunu bir ilim ile geliştirme ve bir kudretle muhafaza eğiliminde olur. Bu yaratılış ve imtihanın tabiatında vardır.
İnsanın tekâmül etmesi ve hedeflerine ulaşması için dört aşama sayılmaktadır. Bunlar:
1-İnsanın bilgisindeki değişiklik: insanın yeni bir şeyler öğrenmesi veya öğretilmesi ile bir gelişim göstereceği kabul edilmektedir.
2-İnsanın bakış açısındaki değişiklik: Öğrenilen bilginin düşünsel bir olguya dönüşmesi ve etkisinin görülmesi tekâmülün ikinci aşaması olarak kabul edilmektedir.
3-İnsanın davranışlarındaki değişiklik düzeyi: öğrenilen bilginin insanın günlük yaşantısında yer edinmesi ve pratik bulmasıyla birlikte davranışlarda değişikliklerin görülmesi tekamül ve gelişme için üçüncü aşama olarak kabul edilir.
4-Toplu veya grupsal davranışlarda değişiklik: bireyde davranışların yer edinmesi ve değişiklik oluşmasıyla birlikte bunun toplumsal yansımalarının oluşması beklenir.
Psikolojik savaşta amaç: insan ve topluma belli bir programa binaen öğretilen bilginin düşünsel olarak yerleşmesini, pratiğe dönüşmesini ve istenilen doğrultuda davranış değişikliğini gerçekleştirebilmektir. İnsanın tekâmülü için zikredilen dört aşama aynı zamanda psikolojik savaşın iskeletidir ve hedefleriyle birebir örtüşmektedir.
İnsanın tanınması ihtiyaçlarının bilinmesi, etki-tepki ve hassasiyetlerinin belirlenmesiyle plan ve program yapılır. Bilgi vererek istenilen tekâmül ve yönlendirme gerçekleşir. İstenilen ilmi (bilgi) verme, bakış açısını değiştirme, bireysel ve toplumsal davranışları değiştirme psikolojik savaşın varlık nedeniyse, o zaman bu savaşta temel kural insan ve toplumu tanımaktır. Tanınan insan ve topluma karşı kullanılan silah ve harç ilimdir. İlmi yönden üstünlüğü elinde tutan, bu savaşta başarılı olur. Ama ilmi açıdan geri kalan, psikolojik savaşta yenilen ve kullanılan taraf olur.
Fiziki savaş yapmak isteyen ordu hazırlar, silahlandırır ve belirlenen hedefe yönlendirir. Ama menfaati celb ve zararı def için psikolojik savaş yürütene ise; ruhsal psikolojik silah lazımdır. Çünkü savaş tamamıyla insan psikolojisi üzerine verilmektedir. Ruhsal psikolojik silah nedir? İnsan ve toplumun tanınması, onlara etki edecek olumlu ve olumsuz yaklaşımların bilinmesi ve buna göre onları istenilen alana yönlendirecek ilmin verilmesidir. Ruhsal psikolojik silah insan beyni, kalbi ve ruhi yapısına etki edecek tüm uygulamalardır.
Psikolojik Savaşı Tanımlamak
Psikolojik Savaş: Dost, düşman ve tarafsız grupların düşünce, duygu, temayül ve davranışlarını etkilemek amacıyla önceden planlanmış yol ve yöntemlerden dakik bir şekilde istifade etmektir. Arapça “Ameliyatül nefsiye li tebdilul efkar” olarak ifade edilen bu çok boyutlu psikolojik operasyon dost, düşman ve tarafsız tüm sınıfları kapsamına almaktadır.
Psikolojik savaşı, Nevzat Tarhan şu şekilde tanımlamaktadır: “Hem savaşta hem barışta, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmek maksadıyla bilginin kullanılması olarak tanımlanır. Klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde, insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor. Askeri, ekonomik ve politik güçlerin gereklilikleriyle desteklenen bir faaliyettir.” (Psikolojik savaş: Nevzat Tarhan )
Psikolojik savaş, fiziki savaştan daha kapsamlıdır. Fiziki savaş, karşıt ve rakip güçlere karşı bir mekanizma olarak değerlendirilirken, psikolojik savaş sadece düşman veya rakiplere değil tarafsız ve dost unsurlara karşı da kullanılmaktadır. Devlet, örgüt ve yapılar düşmanlarına üstün gelmek için psikolojik savaştan istifade ettiği gibi kendi güç, taban ve unsurlarını istediği fikri ve ameli seviyede tutmak, düşmanın bu yöndeki taarruzlarından korumak için de psikolojik savaşa başvurur.
PSİKOLOJİK HAREKÂT VE PSİKOLOJİK SAVAŞ
Psikolojik harekât ve psikolojik savaş terimleri temelde aynı anlama gelmekle birlikte psikolojik savaşın tarihçesi daha eskidir. Psikolojik harekât sonradan devreye girmiştir.
Psikolojik harekât: belli hedeflerin gerçekleştirilmesi için organize bir şekilde kişi, grup veya belli bir zümreye yönelik propaganda ve etkileme yöntemleriyle zihin, düşünce ve davranışlarda etki yapmak amacıyla yürütülen sistemli faaliyetlerdir. Psikolojik harekâtta aynı zamanda korku ve panik oluşturabilmek için yeri geldiğinde askeri güçten istifade de söz konusudur. Psikolojik savaş ise özde aynı olmakla birlikte bir devletin içte ve dışta değer ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için tüm imkan ve olanaklarıyla yürütülen faaliyetlerdir. Psikolojik savaş uygulama alanı olarak psikolojik harekâtı da kapsamaktadır.
İkinci dünya savaşına kadar sadece savaş dönemlerinde uygulanan psikolojik harekât, savaş sonrası yürütülmeye ve birçok ülke tarafından uygulamaya devam edilmiştir. Psikolojik harekâtta: hedeflere ulaşmak amacıyla siyasi, ekonomik, fikri ve askeri faaliyetler bir arada yürütülür. Çoğu zaman askeri faaliyet yapılan ön çalışmaları tamamlayan bir unsur olur. Örneğin; Batının son bir yıldır Libya ve Suriye gibi ülkelerde uygulamaları önceden planlanmış bir psikolojik harekatın sürece yayılarak uygulanmasıdır. Önce hedef ülke ile iyi ilişkiler sürdürülmek istiyormuş gibi davranan ABD ve uydu devletleri, ardından hedef alınan ülkeyi demokrasi, insan hakları gibi cazip argümanlarla köşeye sıkıştırmaya başlar. Bununla birlikte ülke halkına yönelik sistemli, planlı bir psikolojik savaş yürütülür. Ezilen halkın zayıf noktalarından istifade ederek mevcut rejime karşı var olan tepki örgütsel bir güce dönüştürülmeye çalışılır. Gerisi karmaşa, kaos, binlerce masum sivilin hayatına mal olan olaylardır.
Yürütülen psikolojik harekâtın her aşaması önceden planlanmıştır. Beşar Esad ile sözde diyalog görüşmeleri, uzlaşma, halkı rahatlatma veya bir noktaya varmak için değildir. Esad onların tüm şartlarını kabul etmiş olsa, onlar ayrı bahaneler üretirlerdi. Görüşmelerin tek amacı dünya kamuoyuna ve Suriye halkına “uzlaşmaz bir diktatör ile karşı karşıya oldukları” düşüncesini aşılamaktır. Bu olgu zihinlere yerleştikten sonra, insan hakları havarisi kesilen ABD ve bölgesel jandarmaları, ülke üzerindeki hesaplarını yerine getirebilmek için artık daha rahat hareket edecektir. Köşeye sıkışan Esad rejimi sürekli yanlış adımlar atmaya zorlanacak, atılan her yanlış adım rejimin meşruiyetini daha tartışmalı bir hale getirecek ve dış müdahale için zemin oluşturacaktır. Suriye artık müdahale aşamasına gelmiştir. Oysa ABD’nin ilk günden kararı bu yöndeydi ama bu işi geçen yıl yapsa veya yaptırsaydı büyük tepki alacaktı. Bir yıldır yürütülen psikolojik harekât ile hem dünya kamuoyu hazırlanmış, hem de içte rejime yaptırılan katliamlarla zihinlere Esad rejiminden kurtulalım da nasıl olursa olsun fikirleri nakşedilmiştir. Artık yapılacak bir müdahaleye tepkiler de ilk günkü kadar olmayacaktır. Bunun yanında Esat’tan sonra kim gelecek, yönetim nasıl olacak konusunu çok az kişi gündeme getirmektedir.
Ortadoğu ülkelerinde bir yıldır süren halk kıyamları ve dış müdahaleler, psikolojik harekat yönüyle incelenmelidir. Diktatör Arap rejimlerinin devrilmesi herkesin istediği bir durumdur. Ama bu işte batının müdahaleleri ve yürütülen psikolojik savaşı görmek ve değerlendirmek gerekir.
İnsan sürekli psikolojik savaşla karşı karşıyadır. Psikolojik savaş tarihçesi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Savaşlarda, mücadelelerde ve toplumu ayakta tutmada en etkili silah ve ayna zamanda en masrafsız silah psikolojik savaş olmuştur. Bilimin gelişmesi, psikolojik savaş yöntemlerini de geliştirmiştir. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi, Psikolojik savaşın etki ve kapsamını artırmıştır. Günümüzde psikolojik savaş, devletler için muazzam bir güce dönüşmüştür.
Psikolojik savaş insan zihni üzerine yürütüldüğünden birçok devlet bu alana yatırım yapmaktadır. Amerika’da Washington şehrindeki Zihin araştırmaları merkezinde resmi olarak 1500 kişi çalışmaktadır. Tüm hesaplar askeri gücün yanında zihinlerin etki altına alınması ve toplumların yönlendirmesi amacıyla yumuşak güç olan psikolojik savaş ve harekattan istifade etmektir. Ünlü düşünür Gustave Le Bon’un: “Kullanılması bilinirse psikolojinin tersanelerinde dünyanın en kudretli toplarından daha etkili silahlar vardır.” Sözleri psikolojik savaşın önemini güzel bir şekilde ifade etmektedir. Psikolojik savaş, görülmeyen ama çok güçlü olan bir silahtır. Sıcak savaşların risk ve külfetlerine göre cazip bir savaş yöntemidir.
PSİKOLOJİK HAREKÂTIN ALANI VE AMACI
Psikolojik harekât; uygulayan ve hedef alınan kitle açısından incelendiğinde üç alanda faaliyet şeklindedir.
1– Rakip ve düşmanlara karşı yürütülen psikolojik harekât: aralarında çıkar çatışması, rekabet ve anlaşmazlık olan iki devlet veya gücün birbirlerine ve halklarına karşı uyguladıkları psikolojik savaştır. Örneğin; ABD ve Siyonist rejimin, İran İslam cumhuriyetine karşı yürüttüğü psikolojik savaş bu türdendir.
2– Tarafsızlara karşı yürütülen psikolojik harekât: psikolojik savaş yürüten tarafın, hedeflerine ulaşmak için tarafsız olan kitle ve devletlere karşı yürüttüğü faaliyetlerdir. Amaç muhatabı lehe dönüştürme veya tarafsızlığının devamını sağlamadır. ABD, işgal ve savaşlarına kılıf bulmak ve destek sağlamak için tarafsız devletleri ve halklarını, girdiği ülkelere demokrasi, insan hakları götürmekte olduğuna inandırmaya çalışmaktadır. Bunun için medya, sinema vs tüm unsurlardan istifade edilmektedir.
3– Dost devlet ve gruplara karşı yürütülen psikolojik harekât: devlet ve örgütlü güçlerin kendi halklarına ve dost telaki edilen diğer halklara karşı uyguladıkları yöntemlerdir. Halkın mevcut düşüncelerini tahkim etmek ve pekiştirmek amacıyla yapılır.
Psikolojik harekâtın temel amacı: ideal ve hedeflere ulaşmak için, toplumda taraftar bulmak ve muhalif düşünceleri bastırmak amacıyla çalışma yürütmektir. Psikolojik harekât tarafsız ve dost grupları birleştirme, güçlendirme, morallerini yükselterek hazır hale getirme ve hedeflere ulaşmak amacıyla istifade etme gayesiyle yürütülür.
Uygulama alanlarına göre psikolojik harekâtın amacı şu şekilde izah edilebilir:
Düşmanlara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Düşmanın itibarını düşürme
–Hedef devlet veya kitle içinde kargaşa ve kaos çıkarma yoluyla zayıflatma
–Bazı yanlış adımlara yönlendirerek uluslararası alanda köşeye sıkıştırma ve zor durumda bırakma
–Azimlerini kırmak ve yıpratmak
–Sırlarını deşifre ederek küçük düşürmek
–Askeri açıdan yıpratma
–Propaganda kaynaklarını zayıflatma
–Ülke yönetimi ile halkının arasına açma
Tarafsız ülke ve gruplara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Halkları kendi yanına çekmek veya tarafsızlığını korumayı sağlama
–Kendi düşmanlarıyla ilişkilerini zayıflatma
–Amaçları için kullanma ve istifade etme
–Taraftar toplama
–İşbirlikçi tutum ve davranış geliştirme
–ülke kamuoyunu ve uluslararası güçleri kendi çıkarları için yanıltma
Dost unsurlara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Kitlenin itaat duygusunu geliştirme
–Moral duygusunu yükseltme
–Muhalif ve aykırı seslerin oluşmaması için değer yargılarını güçlendirme
–Sürdürülen politikalara destek sağlama
–Düşman ile yürütülen savaş ve mücadele için toplum iradesini hazırlama
–Düşünce, kültür ve yaşam şeklini değiştirme ve koruma (bu amaç psikolojik harekâtın üç alanı içinde geçerli bir durumdur)
Savaşlar; can kayıpları, yıkım, tahribat ve yüksek maliyetinden dolayı birçok ülkenin kaçındığı bir durumdur. Nükleer silahların varlığı birçok ülkenin savaştan kaçınmasını beraberinde getirmiştir. Olası bir savaşta milyonlarca insanın can vereceği öngörüldüğünden, ülkeler sıcak savaş yerine, hedeflerine psikolojik savaş ile ulaşmak istemektedir. Psikolojik savaş, maliyet açısından oldukça cazip olduğu gibi sıcak savaşlar kadar zahmet, enerji ve kayıpta söz konusu değildir. Bunun için amaca ulaştıran yolun en önemli silahı günümüzde psikolojik savaş olmuştur. Yukarıda psikolojik savaşın uygulama alanına göre bazı amaçları zikrettik. Aslında akla gelecek her hedefin mutlaka bir psikolojik savaş yönü ve boyutu vardır. Yeri geldikçe örnekleriyle ele alınacaktır
Bu yazımızda Psikolojik savaşın genel özelliklerini yazacaktık. Ama baştan sona kadar planlı bir psikolojik savaş uygulaması olan 28 Şubat 1997 darbesinin yıl dönümü olmasından dolayı konumuz açısından incelemek istedik. Bu yazıda sürecin oluşturduğu tahribat, yaşatılan mağduriyetler ve yapılan zulümlerden ziyade işin psikolojik savaş boyutuna dikkat çekmek istedik.
Psikolojik savaşın ilk adımı planlamadır. Kime karşı, nasıl bir savaş yürütülecek belirlenir. 28 Şubat darbesine hazırlık yapanlar bu işe, henüz Refah Partisi seçimleri kazanmadan başladılar. Bazı belediyelerde sağlanan başarı, gelen seçimlerde de Refah partisinin yükseleceğinin habercisiydi. Nitekim seçim öncesi kamuoyu anketleri de bunu gösteriyordu. Sürekli olarak irtica paranoyası yaşayan askeri kesim bu gelişmeler karşısında panikliyordu. Genelkurmay çevreleri Refah Partisinin yükselmesini İslam’ın yükselmesi olarak algılıyordu. Psikolojik harekât dairesinin planlamaları ile irticaya karşı yapılması gerekenler devreye konmalıydı.
Refah Partisi üzerinden bir irtica paranoyası oluşturulmaya karar verilmişti. Amaç, durumdan vazife çıkarma ve güç elde etmeydi. Bu amaçla harekete geçilmiş ve daha genel seçim yapılmadan Refah Partisinin irtica odaklı olduğu, iktidara gelmesinin doğuracağı sakıncalar ve hiçbir partinin onlarla koalisyona gitmemesi gibi kamuoyunda dikkat çekecek ve endişe uyandıracak konular basın aracılığı ile işlenmeye başlanmıştı. Medyanın bu konuyu bilinçli ve ısrarlı bir şekilde işlemesi etkisini göstermiş, öyle ki daha seçim olmadan birçok parti Refah Partisi ile koalisyon ortağı olmayacağını deklare etmişti. Bunun yanında psikolojik savaşa kapılmaya müsait bir kısım insanların kafasında, bu parti ve icraatlarıyla ilgili endişe ve kuşkular başlamıştı. Bu durum, yani; “Hedef ile ilgili istenilen yönde fikir oluşturma” durumu, psikolojik savaşta bir merhaledir. Bu gerçekleştirilmiş, daha seçimler olmadan bir parti üzerinden İslam ve Müslümanlara yönelik yürütülecek bir psikolojik savaşın zemini oluşturulmuştu.
Yürütülecek psikolojik savaşta planlama ile birlikte bilgi toplama çok önemlidir. Burada hedef, bir parti üzerinden İslami kesimler olduğuna göre; Müslümanları mürteci gösterecek, kamuoyunda korku ve panik oluşturacak bilgi ve belgelere ihtiyaç vardı. Kullanılabilecek her bilgi toplanmalı ve malzeme elde edilmeliydi. Önemli olan eldeki bilginin doğruluğundan ziyade etki gücüydü. Bu nedenle toplanan bilginin yanında masa başı üretilen argümanların da olması gerekliydi. Tümü fazlasıyla yapılmış, onlarca yıl öncesinden verilen bazı beyanatlar ve ses kayıtları bir bir piyasaya sürülmeye başlanmıştı.
Toplanan bilgilerde gerekli sınıflandırma yapılmış, yerine ve zamanına göre kamuoyuna sürülmeye başlanmıştır. Kamuoyu belli bir kıvama gelmiş, psikolojik savaş tabiriyle “meyve olgunlaşmış ve artık yemenin zamanı gelmiştir. “Artık bir partinin iktidara gelip gelmemesi”nden ziyade konu, İslami kesim ve irtica ile mücadeledir. Kamuoyunda oluşturulan korku ve panik aşaması, psikolojik savaş yürüten güçlerden medet umma ve yaptıklarına tepki vermeme aşamasına gelmiştir. Sokakta yürüyen yabancı uyruklu birini dahi kıyafetinden dolayı alıkoyma veya bir merkezde namaz kılınması tüm basında gündem olup kelli felli yetkililer bununla ilgili vatan millet Sakarya nutukları attıkları zaman meyve olgunlaşmış ve yeme vakti gelmiş demektir. Nitekim bu yapılmış, normal zamanlarda kimsenin dikkat dahi etmeyeceği söz, fiil ve davranışlar saldırı için birer malzemeye dönüşmüştür.
Psikolojik savaşın planı yapılmış, bilgi ve malzeme temin edilmiş veya üretilmiş, artık senaryoyu ortaya koyma ve tatbik aşamasına geçilmiştir. Senaryoyu ortaya koyan genelkurmay, tatbik için zinde güçlere ihtiyaç duymaktaydı. Sürecin aktörleri medya, sendikalar, iş dünyası, yargı vs. tümü yerini almış ve oynanan tiyatronun her gün yeni bir perdesi sahneye koyulmaya başlanmıştır. Zahirde 28 Şubat sürecine götüren unsur, halkın duyarsızlaşmasını sağlama ve kullanılan unsurlardan çok iyi istifade etmeleriyle olmuştur. O günün medya manşetlerine bakıldığında, manşetleri atanlar dahi şuan bırakın savunmayı, bu durumdan utanmaktadır. Ama o zaman atılan her manşet, senaryosu yazılmış tiyatronun sahnede oynanan yeni bir perdesiydi. Zaten manşetleri attıranlar da psikolojik savaşı uygulayanlardan başkası değildi.
Tatbik ve uygulama aşaması 28 Şubat sürecinde iki boyutlu olmuştur. Birinci boyut istenilen amaca mebni bilgileri düzenli ve sistemli bir şekilde kamuoyuna sunarak yönlendirmek, ikinci boyut genelkurmay harekât dairesinin üniversite, yargı, üst düzey bürokratlara yönelik açıktan yaptığı brifinglerdi. Öyle ki ülkeye adalet dağıtması beklenen üst düzey yargıçlar, bir askeri yetkilinin verdiği brifingi sekiz dakika boyunca ayakta alkışlayacak hele getirilmişti. Artık meydan açık, atış serbestti. İslami görülen en küçük söz, fiil ve davranış hedefe alınmaya başlanmıştı. Seçimlerden 28 Şubat’a gelinen süreçte hem senaryo sahipleri yani psikolojik savaşı uygulayanlar hem de figüranlar rollerini iyi oynamıştı. Refah Partisi bahane edilerek tüm İslami çevreler hedefe oturtulmuş ve hareket edemez hale getirilmişti.
28 Şubat uygulayıcıları bir noktaya kadar planlarını iyi uyguladılar. İstenilen kamuoyu oluşturuldu, figüranlar bulundu, planalar uygulandı ve birçok amaçlarına da ulaştılar. Ülkede geçmiş yıllarda yaşanan silahlı darbeler yerine, Psikolojik savaş teknikleri uygulanarak post modern bir darbe gerçekleştirildi. Ama “28 Şubat bin yıl sürecek” öngörü ve beklentisi ile büyük bir yanılgı içindeydiler. Çünkü olgunlaşan ve uzun süre yenen meyve artık çürümeye yüz tutmuştu. Meyve çürüyordu çünkü onu besleyen kaynak ve ortam sağlam değildi. Masa başı yalan yanlış üretilen ve oluşturan bilgilerle sürmesi mümkün değildi.
Söz, eylem ve davranışlar doğru yer ve doğru zamanda yapılırsa anlam kazanır. Yeri ve zamanı gelmeden yapılan her fiilin uygulayıcının aleyhine dönmesi söz konusudur. Bu kural psikolojik savaş için de geçerlidir. Psikolojik savaş faaliyetleri iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Doğru zaman ve zeminde yapılmazsa yapana zarar verir ve istenilen elde edilemez.
Psikolojik savaşın genel özellikleri şunlardır:
1- Yumuşak araçlar: Nasıl ki fiziksel savaşın silahla yapılması gerekiyorsa psikolojik savaşın özelliği de silahsız, yumuşak araçlarla yapılmasıdır. Bilgisayarın dışı maddi ve fiziki parçalar ise onun içeriği ve işletimcisi programlarıdır. Programlar olmadan bilgisayardan istifade etmek mümkün değildir. Sıcak savaş araçları uçak, tank, top, füze vs olduğu gibi psikolojik savaşın silahları da bilgi ve propaganda araçlarıdır. Psikolojik savaş için yumuşak araçlarla yapılıyor denilmesi, fiziki bir yıkım ve etkiden çok insan psikolojisine ve zihinlere yönelik olmasından dolayıdır.
2-Toplumsal yapının durumuna göre hareket geliştirmek (Toplumsal bir prosedür): Psikolojik savaşın en önemli özelliği, uygulanacak toplumun yapısını bilmek ve buna göre bir prosedür geliştirmektir. Yanlış hesap Bağdat’tan döner misali toplum tanınmadan yanlış yol, yöntem ve argümanlarla yürütülen psikolojik savaş ters tepecek ve uygulayıcının aleyhine dönecektir. O zaman denebilir ki Psikolojik savaşın temel özelliklerinden biri, üzerinde çalışılan toplumu tanımaktır.
Toplumda kabul gören olgular
Toplumun dini ve milli değerleri
Toplumun gelenek ve görenekleri
Toplumu etkileyen dinamikler
Toplum içindeki kanaat önderleri
Topluma etki edebilecek şahsiyetler
Toplumun genel olarak hassasiyet gösterdiği konular
Toplumda heyecan ve infial oluşturabilecek durumlar
Toplumda nefret uyandıracak davranışlar…….gibi bir toplumun genel özelliklerini yansıtacak tüm durumlar belirlenir ve toplum yapısına göre bir hareket geliştirilir. Psikolojik savaş uygulayan devletler bu amaçla birimler oluşturmakta, toplumu tanıyabilmek için sosyologlardan istifade etmektedirler. Toplum mühendisliği kavramı psikolojik savaşa paralel gelişmekte ve önem kazanmaktadır.
3- Çok yönlü ve boyutlu olması: Psikolojik savaşta Hedef alınan toplumu her yönüyle kuşatabilmek için çok yönlü ve çok boyutlu bir savaş yürütülür. Kanaat önderleri sayılan şahsiyetleri kuşatıp kullanmaya çalışıldığı gibi medya ve iletişim ağlarından olabildiğince istifade edilir. Amaç halk hayatın her alanında bilgi bombardımanına tutulsun ve angaje edilmesi istenen olgu her yerde karşısına çıksın.
Psikolojik savaş uygulanırken olası tüm durumlar hesaba katılır. Plan uygulanırken çıkabilecek olumsuzluklara göre neler yapılacaksa önceden belirlenir. Geri tepecek bir silahın vereceği hasara karşı tedbir planın bir parçasıdır. Hasta ve doktor ilişkisini düşünecek olursak: Tedaviye zamanında başlanmasa sonuç alma yetersiz veya gecikmeli olur. Tedavi zamanından önce kesilirse iyileşme ya tam olmaz veya sıkıntılar bitmez. Hastasını tedaviye alan doktor kullanacağı ilacın sağlayacağı fayda yanında ilacın yan etkilerini, olası zararlarını da hesaba katarak bir ilaca karar verir ve tedavi süresince hastayı takip ederek gerekli doz ayarlamalarını yapar.
Psikolojik savaş uygulaması hasta doktor misali gibidir. Uygulanacak yol ve yöntemlerin zamanı, uygulama şekli, olumlu ve olumsuz etkiler sürekli gözden geçirilerek hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bu iş kuyuya taş atıp sesi beklemek değildir. Atılan her adım tüm yönleriyle hesaplanır ve ona göre pozisyon belirlenir.
4- İnandırıcı olması: Psikolojik savaşın önemli bir özelliği, verilmek istenen mesajların inanılır olmasıdır. Bu, psikolojik savaş adına ideal olanıdır. Yalan ve asılsız olgular üzerine bina edildiğinde, yalanların ortaya çıkması durumunda uygulayıcıya geri dönme ve istenilen hedefe ulaşamama söz konusu olabilmekte ve ayrıca hedef alınan toplumda karşı tepki oluşabilmektedir. Günümüzde uygulanan psikolojik savaşlarda, tamamen asılsız bilgilerden istifade etmek yerine, daha çok toplumda var olan bazı hassasiyet ve sıkıntıların abartılarak işlenmesi yoluna başvurulur. Bu durum kabuk bağlamış bir yarayı kaşıma ve kanatmaya benzer. Değişik mezhebi gruplardan müteşekkil bir devleti düşünelim. Bir mezhebin ön plana çıkarılması ve diğer mezheplerin ihmal edilmesi veya geri plana itilmesi psikolojik savaş için kullanılabilecek iyi bir argümandır. Var olan bir sorunun üzerine abartı, propaganda ve yönlendirici bilgilerle bina edip istenilen hedefe ulaşılmak istenir.
Günümüzde iletişim araçlarının gelişmesi ve toplumun tüm sınıflarına kolay, kesintisiz ve sınırsız bir ulaşma imkanın olması, psikolojik savaş planlarının uygulamasını kolaylaştırmıştır. Bazen tamamen asılsız olan bir olgu üzerine bina edilen planlar dahi başarı getirebilmektedir. Örneğin: mezhepsel ayrılığı körüklemek isteyen emperyalistlerin elindeki malzeme sadece iki ayrı mezhebin varlığıyken, hassas olunan noktalarda uydurma haberler, kışkırtıcı yayınlar ve infial oluşturacak bazı eylemlerle ayrılık ve cepheleşme sağlanabilmektedir. En basit olayların bile çarpıtılarak sunulmasının büyük yankılar oluşturabileceği unutulmamalıdır.Abdullah HOCAOĞLU
İnsanlık tarihi savaş ve mücadelelerle geçmiş, bugün var olan devletlerin birçoğunun sınırları savaşlarla belirlenmiştir. Bölgesel işgaller, ABD gibi emperyalist güçlerin tek taraflı saldırıları ve Siyonist rejimin neden olduğu savaşlar ile İslam diyarlarına yönelik tecavüzler olmakla birlikte geçtiğimiz yüz yılın dünya savaşları yaşanmamaktadır. Dünyada son yarım asırdır sıcak savaşlar azalmıştır. Azalan ve yaşanmayan sadece sıcak savaştır. Tüm dünyada psikolojik savaş ve operasyonlar yürütülmekte, fiili ve sıcak savaşlarla elde edilemeyenler Psikolojik savaşlarla yumuşak bir şekilde ele geçirilmektedir. Fiili savaş ve çatışmaların tamamlayıcısı olarak istifade edilen psikolojik harekat ve psikolojik savaşlar günümüzde sıcak savaşlardan daha etkin ve sonuca ulaştırıcı bir araç haline dönüşmüştür.
ABD gibi ülkelerin psikolojik savaşa muazzam bütçeler ayırması, tüm profesyonel ordularda Psikolojik harekât veya farklı adlarla aynı amaca matuf birimlerin olması hiçbir ülke ve grubun bu işe kayıtsız kalmadığını göstermektedir.
Bir ülkeye sızmak, işgal etmek veya istikrarsızlaştırmak için öncelikli ve en etkin silah psikolojik savaş ve operasyonlardır. Artık tanklarla, toplarla bir ülkeye girmek yerine psikolojik savaş araçları ve metotlarıyla ülkeler çembere alınmakta ve fiili savaşlarla uzun vadede elde edilmesi zor gözüken hedeflere psikolojik savaş taktikleriyle ulaşılmaktadır.
İslam ülkeleri ve Müslüman halklar yürütülen psikolojik savaşların öncelikli hedefidir. Ama Müslüman halklara karşı psikolojik savaş yürütenler demokrasi, özgürlük, insan hakları vs. cazibelerle amaçlarını kamufle etmekte çoğu zaman bunda başarılı da olmaktadır.
Psikolojik savaş hem savaşta hem de barışta insanları dizayn etme, belli alana yönlendirme ve kontrolde tutmak için en etkili yöntemlerden biridir. Bazen savaş aracı olarak kullanılırken bazen barış ve birleştirme amaçlı bir unsur olarak istifade edilen psikolojik savaş yeri geldiğinde bir ürünün reklamı için ortaya konulmaktadır.
Devletler rakip ve düşman ülkelere karşı psikolojik harekat uyguladıkları gibi kendi toplumlarını ayakta tutma ve iç dengeleri korumak içinde bu yola başvurmaktadırlar. Bu nedenle psikolojik savaş denince akıllara sadece düşman unsurların uyguladığı stratejiler gelmemelidir. Özellikle İslam ülkelerinde yumuşak geçişlerin yaşanması, toplumların belli konulara angaje ettirilerek asıl mihverlerden koparılmaya çalışılması ve mücadeleci anlayışın bir noktada dağıtılması, içte ve dışta yürütülen psikolojik savaş neticesidir.
İnsanı yöneten beyin olarak gözükmekle birlikte dışarıdan yapılan tazyik ve etkilerle beyin kontrolünün başkalarının eline geçmesi mümkündür. Bu maruz kalınan psikolojik operasyonların neticesidir. Çoğu zaman insanlar bunun farkında değildir. Başkalarına ait doğruları benimseyen ve kendi değerlerinden kopan bir toplumun düzelmesinin zorluğu bir tarafa içine düşülen durumun farkında olmamak daha ağır bir durumdur.
Hayatın her alanında etkin olan, insanların olumlu olumsuz sürekli maruz kaldığı psikolojik savaş nedir, nasıl uygulanır, dost ve düşmanın uygulama amaçları, bundan korunma yolları nelerdir? Müslüman birey sadece psikolojik savaşa maruz kalan bir kobay olamayacağına göre bizler nasıl istifade ederiz? Çağın silahı olarak kabul edilen Psikolojik savaştan İslami naslara uygun bir şekilde yararlanmak mümkün müdür?. Yazı dizimizde tüm bunları açmaya, tanımlamaya çalışacağız. Ne kadar kısa tutmaya çalışsak da konunun kapsamlı olması ve öneminden dolayı uzun bir yazı dizisi ortaya çıktı.
Okuyucular bu diziyi takip ederken sadece burada geçen örnekleri değil, günlük yaşamda özellikle İslam düşmanlarının ve dost gözüken ama aslında onlara bağlı olan unsurların uygulama, yaklaşım ve tavırlarını tekrar gözden geçirmesi, yazının amacına ulaşmasını sağlar.
Gelecek yazımızda:
Psikolojik savaşın hedefi olan İnsanın tanınması
Psikolojik harekat ve psikolojik savaşın tanımlanması ele alınacaktır.
Psikolojik savaş tamamıyla insana yönelik yapılmakta, kitlelerin fikri ve ameli olarak istenilen doğrultuda olması amaçlanmaktadır. Psikolojik savaşın hedefi insan olduğundan öncelikle insanın tanınması ve özelliklerinin bilinmesi gerekir.
İnsanın Özellikleri:
İnsanı diğer canlılardan ayıran birçok özelliği vardır. Ama en önemli iki özelliği ilim ve kudrettir. Bu özellikler olmazsa insan olmaz. Rabbimiz melekleri eşyaların isimleri ile imtihan ederken aynı zamanda insana verdiği ilmi, diğer mahlûklardan farkını ortaya koymuştur. İlim, insanı diğer canlılardan ayıran temel bir özellik ve üstünlük vesilesidir. Kudret ilim ile birlikte gelişen ve onu tamamlayan unsurdur.
İnsan hayatının devamı ve bekası, nesillerin devamı ve nefis emniyeti insandaki koruma davranışının nedeni ve temelidir. Fert veya grupsal hareket eden tüm insanların temel istekleri ya kazanmak ya da gelebilecek zararlardan korunmaktır. Ben-i âdem; sahip olduğu değerleri korumak ve geliştirmek üzere Menfaati celbetmek ve zararları def etmek amacıyla mücadele verir. Değerler soyuttur. Maddi ve manevi olabilir. Maddi ve manevi değerler taşıyan her birey veya grup bunu bir ilim ile geliştirme ve bir kudretle muhafaza eğiliminde olur. Bu yaratılış ve imtihanın tabiatında vardır.
İnsanın tekâmül etmesi ve hedeflerine ulaşması için dört aşama sayılmaktadır. Bunlar:
1-İnsanın bilgisindeki değişiklik: insanın yeni bir şeyler öğrenmesi veya öğretilmesi ile bir gelişim göstereceği kabul edilmektedir.
2-İnsanın bakış açısındaki değişiklik: Öğrenilen bilginin düşünsel bir olguya dönüşmesi ve etkisinin görülmesi tekâmülün ikinci aşaması olarak kabul edilmektedir.
3-İnsanın davranışlarındaki değişiklik düzeyi: öğrenilen bilginin insanın günlük yaşantısında yer edinmesi ve pratik bulmasıyla birlikte davranışlarda değişikliklerin görülmesi tekamül ve gelişme için üçüncü aşama olarak kabul edilir.
4-Toplu veya grupsal davranışlarda değişiklik: bireyde davranışların yer edinmesi ve değişiklik oluşmasıyla birlikte bunun toplumsal yansımalarının oluşması beklenir.
Psikolojik savaşta amaç: insan ve topluma belli bir programa binaen öğretilen bilginin düşünsel olarak yerleşmesini, pratiğe dönüşmesini ve istenilen doğrultuda davranış değişikliğini gerçekleştirebilmektir. İnsanın tekâmülü için zikredilen dört aşama aynı zamanda psikolojik savaşın iskeletidir ve hedefleriyle birebir örtüşmektedir.
İnsanın tanınması ihtiyaçlarının bilinmesi, etki-tepki ve hassasiyetlerinin belirlenmesiyle plan ve program yapılır. Bilgi vererek istenilen tekâmül ve yönlendirme gerçekleşir. İstenilen ilmi (bilgi) verme, bakış açısını değiştirme, bireysel ve toplumsal davranışları değiştirme psikolojik savaşın varlık nedeniyse, o zaman bu savaşta temel kural insan ve toplumu tanımaktır. Tanınan insan ve topluma karşı kullanılan silah ve harç ilimdir. İlmi yönden üstünlüğü elinde tutan, bu savaşta başarılı olur. Ama ilmi açıdan geri kalan, psikolojik savaşta yenilen ve kullanılan taraf olur.
Fiziki savaş yapmak isteyen ordu hazırlar, silahlandırır ve belirlenen hedefe yönlendirir. Ama menfaati celb ve zararı def için psikolojik savaş yürütene ise; ruhsal psikolojik silah lazımdır. Çünkü savaş tamamıyla insan psikolojisi üzerine verilmektedir. Ruhsal psikolojik silah nedir? İnsan ve toplumun tanınması, onlara etki edecek olumlu ve olumsuz yaklaşımların bilinmesi ve buna göre onları istenilen alana yönlendirecek ilmin verilmesidir. Ruhsal psikolojik silah insan beyni, kalbi ve ruhi yapısına etki edecek tüm uygulamalardır.
Psikolojik Savaşı Tanımlamak
Psikolojik Savaş: Dost, düşman ve tarafsız grupların düşünce, duygu, temayül ve davranışlarını etkilemek amacıyla önceden planlanmış yol ve yöntemlerden dakik bir şekilde istifade etmektir. Arapça “Ameliyatül nefsiye li tebdilul efkar” olarak ifade edilen bu çok boyutlu psikolojik operasyon dost, düşman ve tarafsız tüm sınıfları kapsamına almaktadır.
Psikolojik savaşı, Nevzat Tarhan şu şekilde tanımlamaktadır: “Hem savaşta hem barışta, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmek maksadıyla bilginin kullanılması olarak tanımlanır. Klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde, insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor. Askeri, ekonomik ve politik güçlerin gereklilikleriyle desteklenen bir faaliyettir.” (Psikolojik savaş: Nevzat Tarhan )
Psikolojik savaş, fiziki savaştan daha kapsamlıdır. Fiziki savaş, karşıt ve rakip güçlere karşı bir mekanizma olarak değerlendirilirken, psikolojik savaş sadece düşman veya rakiplere değil tarafsız ve dost unsurlara karşı da kullanılmaktadır. Devlet, örgüt ve yapılar düşmanlarına üstün gelmek için psikolojik savaştan istifade ettiği gibi kendi güç, taban ve unsurlarını istediği fikri ve ameli seviyede tutmak, düşmanın bu yöndeki taarruzlarından korumak için de psikolojik savaşa başvurur.
PSİKOLOJİK HAREKÂT VE PSİKOLOJİK SAVAŞ
Psikolojik harekât ve psikolojik savaş terimleri temelde aynı anlama gelmekle birlikte psikolojik savaşın tarihçesi daha eskidir. Psikolojik harekât sonradan devreye girmiştir.
Psikolojik harekât: belli hedeflerin gerçekleştirilmesi için organize bir şekilde kişi, grup veya belli bir zümreye yönelik propaganda ve etkileme yöntemleriyle zihin, düşünce ve davranışlarda etki yapmak amacıyla yürütülen sistemli faaliyetlerdir. Psikolojik harekâtta aynı zamanda korku ve panik oluşturabilmek için yeri geldiğinde askeri güçten istifade de söz konusudur. Psikolojik savaş ise özde aynı olmakla birlikte bir devletin içte ve dışta değer ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için tüm imkan ve olanaklarıyla yürütülen faaliyetlerdir. Psikolojik savaş uygulama alanı olarak psikolojik harekâtı da kapsamaktadır.
İkinci dünya savaşına kadar sadece savaş dönemlerinde uygulanan psikolojik harekât, savaş sonrası yürütülmeye ve birçok ülke tarafından uygulamaya devam edilmiştir. Psikolojik harekâtta: hedeflere ulaşmak amacıyla siyasi, ekonomik, fikri ve askeri faaliyetler bir arada yürütülür. Çoğu zaman askeri faaliyet yapılan ön çalışmaları tamamlayan bir unsur olur. Örneğin; Batının son bir yıldır Libya ve Suriye gibi ülkelerde uygulamaları önceden planlanmış bir psikolojik harekatın sürece yayılarak uygulanmasıdır. Önce hedef ülke ile iyi ilişkiler sürdürülmek istiyormuş gibi davranan ABD ve uydu devletleri, ardından hedef alınan ülkeyi demokrasi, insan hakları gibi cazip argümanlarla köşeye sıkıştırmaya başlar. Bununla birlikte ülke halkına yönelik sistemli, planlı bir psikolojik savaş yürütülür. Ezilen halkın zayıf noktalarından istifade ederek mevcut rejime karşı var olan tepki örgütsel bir güce dönüştürülmeye çalışılır. Gerisi karmaşa, kaos, binlerce masum sivilin hayatına mal olan olaylardır.
Yürütülen psikolojik harekâtın her aşaması önceden planlanmıştır. Beşar Esad ile sözde diyalog görüşmeleri, uzlaşma, halkı rahatlatma veya bir noktaya varmak için değildir. Esad onların tüm şartlarını kabul etmiş olsa, onlar ayrı bahaneler üretirlerdi. Görüşmelerin tek amacı dünya kamuoyuna ve Suriye halkına “uzlaşmaz bir diktatör ile karşı karşıya oldukları” düşüncesini aşılamaktır. Bu olgu zihinlere yerleştikten sonra, insan hakları havarisi kesilen ABD ve bölgesel jandarmaları, ülke üzerindeki hesaplarını yerine getirebilmek için artık daha rahat hareket edecektir. Köşeye sıkışan Esad rejimi sürekli yanlış adımlar atmaya zorlanacak, atılan her yanlış adım rejimin meşruiyetini daha tartışmalı bir hale getirecek ve dış müdahale için zemin oluşturacaktır. Suriye artık müdahale aşamasına gelmiştir. Oysa ABD’nin ilk günden kararı bu yöndeydi ama bu işi geçen yıl yapsa veya yaptırsaydı büyük tepki alacaktı. Bir yıldır yürütülen psikolojik harekât ile hem dünya kamuoyu hazırlanmış, hem de içte rejime yaptırılan katliamlarla zihinlere Esad rejiminden kurtulalım da nasıl olursa olsun fikirleri nakşedilmiştir. Artık yapılacak bir müdahaleye tepkiler de ilk günkü kadar olmayacaktır. Bunun yanında Esat’tan sonra kim gelecek, yönetim nasıl olacak konusunu çok az kişi gündeme getirmektedir.
Ortadoğu ülkelerinde bir yıldır süren halk kıyamları ve dış müdahaleler, psikolojik harekat yönüyle incelenmelidir. Diktatör Arap rejimlerinin devrilmesi herkesin istediği bir durumdur. Ama bu işte batının müdahaleleri ve yürütülen psikolojik savaşı görmek ve değerlendirmek gerekir.
İnsan sürekli psikolojik savaşla karşı karşıyadır. Psikolojik savaş tarihçesi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Savaşlarda, mücadelelerde ve toplumu ayakta tutmada en etkili silah ve ayna zamanda en masrafsız silah psikolojik savaş olmuştur. Bilimin gelişmesi, psikolojik savaş yöntemlerini de geliştirmiştir. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi, Psikolojik savaşın etki ve kapsamını artırmıştır. Günümüzde psikolojik savaş, devletler için muazzam bir güce dönüşmüştür.
Psikolojik savaş insan zihni üzerine yürütüldüğünden birçok devlet bu alana yatırım yapmaktadır. Amerika’da Washington şehrindeki Zihin araştırmaları merkezinde resmi olarak 1500 kişi çalışmaktadır. Tüm hesaplar askeri gücün yanında zihinlerin etki altına alınması ve toplumların yönlendirmesi amacıyla yumuşak güç olan psikolojik savaş ve harekattan istifade etmektir. Ünlü düşünür Gustave Le Bon’un: “Kullanılması bilinirse psikolojinin tersanelerinde dünyanın en kudretli toplarından daha etkili silahlar vardır.” Sözleri psikolojik savaşın önemini güzel bir şekilde ifade etmektedir. Psikolojik savaş, görülmeyen ama çok güçlü olan bir silahtır. Sıcak savaşların risk ve külfetlerine göre cazip bir savaş yöntemidir.
PSİKOLOJİK HAREKÂTIN ALANI VE AMACI
Psikolojik harekât; uygulayan ve hedef alınan kitle açısından incelendiğinde üç alanda faaliyet şeklindedir.
1– Rakip ve düşmanlara karşı yürütülen psikolojik harekât: aralarında çıkar çatışması, rekabet ve anlaşmazlık olan iki devlet veya gücün birbirlerine ve halklarına karşı uyguladıkları psikolojik savaştır. Örneğin; ABD ve Siyonist rejimin, İran İslam cumhuriyetine karşı yürüttüğü psikolojik savaş bu türdendir.
2– Tarafsızlara karşı yürütülen psikolojik harekât: psikolojik savaş yürüten tarafın, hedeflerine ulaşmak için tarafsız olan kitle ve devletlere karşı yürüttüğü faaliyetlerdir. Amaç muhatabı lehe dönüştürme veya tarafsızlığının devamını sağlamadır. ABD, işgal ve savaşlarına kılıf bulmak ve destek sağlamak için tarafsız devletleri ve halklarını, girdiği ülkelere demokrasi, insan hakları götürmekte olduğuna inandırmaya çalışmaktadır. Bunun için medya, sinema vs tüm unsurlardan istifade edilmektedir.
3– Dost devlet ve gruplara karşı yürütülen psikolojik harekât: devlet ve örgütlü güçlerin kendi halklarına ve dost telaki edilen diğer halklara karşı uyguladıkları yöntemlerdir. Halkın mevcut düşüncelerini tahkim etmek ve pekiştirmek amacıyla yapılır.
Psikolojik harekâtın temel amacı: ideal ve hedeflere ulaşmak için, toplumda taraftar bulmak ve muhalif düşünceleri bastırmak amacıyla çalışma yürütmektir. Psikolojik harekât tarafsız ve dost grupları birleştirme, güçlendirme, morallerini yükselterek hazır hale getirme ve hedeflere ulaşmak amacıyla istifade etme gayesiyle yürütülür.
Uygulama alanlarına göre psikolojik harekâtın amacı şu şekilde izah edilebilir:
Düşmanlara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Düşmanın itibarını düşürme
–Hedef devlet veya kitle içinde kargaşa ve kaos çıkarma yoluyla zayıflatma
–Bazı yanlış adımlara yönlendirerek uluslararası alanda köşeye sıkıştırma ve zor durumda bırakma
–Azimlerini kırmak ve yıpratmak
–Sırlarını deşifre ederek küçük düşürmek
–Askeri açıdan yıpratma
–Propaganda kaynaklarını zayıflatma
–Ülke yönetimi ile halkının arasına açma
Tarafsız ülke ve gruplara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Halkları kendi yanına çekmek veya tarafsızlığını korumayı sağlama
–Kendi düşmanlarıyla ilişkilerini zayıflatma
–Amaçları için kullanma ve istifade etme
–Taraftar toplama
–İşbirlikçi tutum ve davranış geliştirme
–ülke kamuoyunu ve uluslararası güçleri kendi çıkarları için yanıltma
Dost unsurlara karşı uygulanan psikolojik harekâtta;
–Kitlenin itaat duygusunu geliştirme
–Moral duygusunu yükseltme
–Muhalif ve aykırı seslerin oluşmaması için değer yargılarını güçlendirme
–Sürdürülen politikalara destek sağlama
–Düşman ile yürütülen savaş ve mücadele için toplum iradesini hazırlama
–Düşünce, kültür ve yaşam şeklini değiştirme ve koruma (bu amaç psikolojik harekâtın üç alanı içinde geçerli bir durumdur)
Savaşlar; can kayıpları, yıkım, tahribat ve yüksek maliyetinden dolayı birçok ülkenin kaçındığı bir durumdur. Nükleer silahların varlığı birçok ülkenin savaştan kaçınmasını beraberinde getirmiştir. Olası bir savaşta milyonlarca insanın can vereceği öngörüldüğünden, ülkeler sıcak savaş yerine, hedeflerine psikolojik savaş ile ulaşmak istemektedir. Psikolojik savaş, maliyet açısından oldukça cazip olduğu gibi sıcak savaşlar kadar zahmet, enerji ve kayıpta söz konusu değildir. Bunun için amaca ulaştıran yolun en önemli silahı günümüzde psikolojik savaş olmuştur. Yukarıda psikolojik savaşın uygulama alanına göre bazı amaçları zikrettik. Aslında akla gelecek her hedefin mutlaka bir psikolojik savaş yönü ve boyutu vardır. Yeri geldikçe örnekleriyle ele alınacaktır
Bu yazımızda Psikolojik savaşın genel özelliklerini yazacaktık. Ama baştan sona kadar planlı bir psikolojik savaş uygulaması olan 28 Şubat 1997 darbesinin yıl dönümü olmasından dolayı konumuz açısından incelemek istedik. Bu yazıda sürecin oluşturduğu tahribat, yaşatılan mağduriyetler ve yapılan zulümlerden ziyade işin psikolojik savaş boyutuna dikkat çekmek istedik.
Psikolojik savaşın ilk adımı planlamadır. Kime karşı, nasıl bir savaş yürütülecek belirlenir. 28 Şubat darbesine hazırlık yapanlar bu işe, henüz Refah Partisi seçimleri kazanmadan başladılar. Bazı belediyelerde sağlanan başarı, gelen seçimlerde de Refah partisinin yükseleceğinin habercisiydi. Nitekim seçim öncesi kamuoyu anketleri de bunu gösteriyordu. Sürekli olarak irtica paranoyası yaşayan askeri kesim bu gelişmeler karşısında panikliyordu. Genelkurmay çevreleri Refah Partisinin yükselmesini İslam’ın yükselmesi olarak algılıyordu. Psikolojik harekât dairesinin planlamaları ile irticaya karşı yapılması gerekenler devreye konmalıydı.
Refah Partisi üzerinden bir irtica paranoyası oluşturulmaya karar verilmişti. Amaç, durumdan vazife çıkarma ve güç elde etmeydi. Bu amaçla harekete geçilmiş ve daha genel seçim yapılmadan Refah Partisinin irtica odaklı olduğu, iktidara gelmesinin doğuracağı sakıncalar ve hiçbir partinin onlarla koalisyona gitmemesi gibi kamuoyunda dikkat çekecek ve endişe uyandıracak konular basın aracılığı ile işlenmeye başlanmıştı. Medyanın bu konuyu bilinçli ve ısrarlı bir şekilde işlemesi etkisini göstermiş, öyle ki daha seçim olmadan birçok parti Refah Partisi ile koalisyon ortağı olmayacağını deklare etmişti. Bunun yanında psikolojik savaşa kapılmaya müsait bir kısım insanların kafasında, bu parti ve icraatlarıyla ilgili endişe ve kuşkular başlamıştı. Bu durum, yani; “Hedef ile ilgili istenilen yönde fikir oluşturma” durumu, psikolojik savaşta bir merhaledir. Bu gerçekleştirilmiş, daha seçimler olmadan bir parti üzerinden İslam ve Müslümanlara yönelik yürütülecek bir psikolojik savaşın zemini oluşturulmuştu.
Yürütülecek psikolojik savaşta planlama ile birlikte bilgi toplama çok önemlidir. Burada hedef, bir parti üzerinden İslami kesimler olduğuna göre; Müslümanları mürteci gösterecek, kamuoyunda korku ve panik oluşturacak bilgi ve belgelere ihtiyaç vardı. Kullanılabilecek her bilgi toplanmalı ve malzeme elde edilmeliydi. Önemli olan eldeki bilginin doğruluğundan ziyade etki gücüydü. Bu nedenle toplanan bilginin yanında masa başı üretilen argümanların da olması gerekliydi. Tümü fazlasıyla yapılmış, onlarca yıl öncesinden verilen bazı beyanatlar ve ses kayıtları bir bir piyasaya sürülmeye başlanmıştı.
Toplanan bilgilerde gerekli sınıflandırma yapılmış, yerine ve zamanına göre kamuoyuna sürülmeye başlanmıştır. Kamuoyu belli bir kıvama gelmiş, psikolojik savaş tabiriyle “meyve olgunlaşmış ve artık yemenin zamanı gelmiştir. “Artık bir partinin iktidara gelip gelmemesi”nden ziyade konu, İslami kesim ve irtica ile mücadeledir. Kamuoyunda oluşturulan korku ve panik aşaması, psikolojik savaş yürüten güçlerden medet umma ve yaptıklarına tepki vermeme aşamasına gelmiştir. Sokakta yürüyen yabancı uyruklu birini dahi kıyafetinden dolayı alıkoyma veya bir merkezde namaz kılınması tüm basında gündem olup kelli felli yetkililer bununla ilgili vatan millet Sakarya nutukları attıkları zaman meyve olgunlaşmış ve yeme vakti gelmiş demektir. Nitekim bu yapılmış, normal zamanlarda kimsenin dikkat dahi etmeyeceği söz, fiil ve davranışlar saldırı için birer malzemeye dönüşmüştür.
Psikolojik savaşın planı yapılmış, bilgi ve malzeme temin edilmiş veya üretilmiş, artık senaryoyu ortaya koyma ve tatbik aşamasına geçilmiştir. Senaryoyu ortaya koyan genelkurmay, tatbik için zinde güçlere ihtiyaç duymaktaydı. Sürecin aktörleri medya, sendikalar, iş dünyası, yargı vs. tümü yerini almış ve oynanan tiyatronun her gün yeni bir perdesi sahneye koyulmaya başlanmıştır. Zahirde 28 Şubat sürecine götüren unsur, halkın duyarsızlaşmasını sağlama ve kullanılan unsurlardan çok iyi istifade etmeleriyle olmuştur. O günün medya manşetlerine bakıldığında, manşetleri atanlar dahi şuan bırakın savunmayı, bu durumdan utanmaktadır. Ama o zaman atılan her manşet, senaryosu yazılmış tiyatronun sahnede oynanan yeni bir perdesiydi. Zaten manşetleri attıranlar da psikolojik savaşı uygulayanlardan başkası değildi.
Tatbik ve uygulama aşaması 28 Şubat sürecinde iki boyutlu olmuştur. Birinci boyut istenilen amaca mebni bilgileri düzenli ve sistemli bir şekilde kamuoyuna sunarak yönlendirmek, ikinci boyut genelkurmay harekât dairesinin üniversite, yargı, üst düzey bürokratlara yönelik açıktan yaptığı brifinglerdi. Öyle ki ülkeye adalet dağıtması beklenen üst düzey yargıçlar, bir askeri yetkilinin verdiği brifingi sekiz dakika boyunca ayakta alkışlayacak hele getirilmişti. Artık meydan açık, atış serbestti. İslami görülen en küçük söz, fiil ve davranış hedefe alınmaya başlanmıştı. Seçimlerden 28 Şubat’a gelinen süreçte hem senaryo sahipleri yani psikolojik savaşı uygulayanlar hem de figüranlar rollerini iyi oynamıştı. Refah Partisi bahane edilerek tüm İslami çevreler hedefe oturtulmuş ve hareket edemez hale getirilmişti.
28 Şubat uygulayıcıları bir noktaya kadar planlarını iyi uyguladılar. İstenilen kamuoyu oluşturuldu, figüranlar bulundu, planalar uygulandı ve birçok amaçlarına da ulaştılar. Ülkede geçmiş yıllarda yaşanan silahlı darbeler yerine, Psikolojik savaş teknikleri uygulanarak post modern bir darbe gerçekleştirildi. Ama “28 Şubat bin yıl sürecek” öngörü ve beklentisi ile büyük bir yanılgı içindeydiler. Çünkü olgunlaşan ve uzun süre yenen meyve artık çürümeye yüz tutmuştu. Meyve çürüyordu çünkü onu besleyen kaynak ve ortam sağlam değildi. Masa başı yalan yanlış üretilen ve oluşturan bilgilerle sürmesi mümkün değildi.
Söz, eylem ve davranışlar doğru yer ve doğru zamanda yapılırsa anlam kazanır. Yeri ve zamanı gelmeden yapılan her fiilin uygulayıcının aleyhine dönmesi söz konusudur. Bu kural psikolojik savaş için de geçerlidir. Psikolojik savaş faaliyetleri iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Doğru zaman ve zeminde yapılmazsa yapana zarar verir ve istenilen elde edilemez.
Psikolojik savaşın genel özellikleri şunlardır:
1- Yumuşak araçlar: Nasıl ki fiziksel savaşın silahla yapılması gerekiyorsa psikolojik savaşın özelliği de silahsız, yumuşak araçlarla yapılmasıdır. Bilgisayarın dışı maddi ve fiziki parçalar ise onun içeriği ve işletimcisi programlarıdır. Programlar olmadan bilgisayardan istifade etmek mümkün değildir. Sıcak savaş araçları uçak, tank, top, füze vs olduğu gibi psikolojik savaşın silahları da bilgi ve propaganda araçlarıdır. Psikolojik savaş için yumuşak araçlarla yapılıyor denilmesi, fiziki bir yıkım ve etkiden çok insan psikolojisine ve zihinlere yönelik olmasından dolayıdır.
2-Toplumsal yapının durumuna göre hareket geliştirmek (Toplumsal bir prosedür): Psikolojik savaşın en önemli özelliği, uygulanacak toplumun yapısını bilmek ve buna göre bir prosedür geliştirmektir. Yanlış hesap Bağdat’tan döner misali toplum tanınmadan yanlış yol, yöntem ve argümanlarla yürütülen psikolojik savaş ters tepecek ve uygulayıcının aleyhine dönecektir. O zaman denebilir ki Psikolojik savaşın temel özelliklerinden biri, üzerinde çalışılan toplumu tanımaktır.
Toplumda kabul gören olgular
Toplumun dini ve milli değerleri
Toplumun gelenek ve görenekleri
Toplumu etkileyen dinamikler
Toplum içindeki kanaat önderleri
Topluma etki edebilecek şahsiyetler
Toplumun genel olarak hassasiyet gösterdiği konular
Toplumda heyecan ve infial oluşturabilecek durumlar
Toplumda nefret uyandıracak davranışlar…….gibi bir toplumun genel özelliklerini yansıtacak tüm durumlar belirlenir ve toplum yapısına göre bir hareket geliştirilir. Psikolojik savaş uygulayan devletler bu amaçla birimler oluşturmakta, toplumu tanıyabilmek için sosyologlardan istifade etmektedirler. Toplum mühendisliği kavramı psikolojik savaşa paralel gelişmekte ve önem kazanmaktadır.
3- Çok yönlü ve boyutlu olması: Psikolojik savaşta Hedef alınan toplumu her yönüyle kuşatabilmek için çok yönlü ve çok boyutlu bir savaş yürütülür. Kanaat önderleri sayılan şahsiyetleri kuşatıp kullanmaya çalışıldığı gibi medya ve iletişim ağlarından olabildiğince istifade edilir. Amaç halk hayatın her alanında bilgi bombardımanına tutulsun ve angaje edilmesi istenen olgu her yerde karşısına çıksın.
Psikolojik savaş uygulanırken olası tüm durumlar hesaba katılır. Plan uygulanırken çıkabilecek olumsuzluklara göre neler yapılacaksa önceden belirlenir. Geri tepecek bir silahın vereceği hasara karşı tedbir planın bir parçasıdır. Hasta ve doktor ilişkisini düşünecek olursak: Tedaviye zamanında başlanmasa sonuç alma yetersiz veya gecikmeli olur. Tedavi zamanından önce kesilirse iyileşme ya tam olmaz veya sıkıntılar bitmez. Hastasını tedaviye alan doktor kullanacağı ilacın sağlayacağı fayda yanında ilacın yan etkilerini, olası zararlarını da hesaba katarak bir ilaca karar verir ve tedavi süresince hastayı takip ederek gerekli doz ayarlamalarını yapar.
Psikolojik savaş uygulaması hasta doktor misali gibidir. Uygulanacak yol ve yöntemlerin zamanı, uygulama şekli, olumlu ve olumsuz etkiler sürekli gözden geçirilerek hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bu iş kuyuya taş atıp sesi beklemek değildir. Atılan her adım tüm yönleriyle hesaplanır ve ona göre pozisyon belirlenir.
4- İnandırıcı olması: Psikolojik savaşın önemli bir özelliği, verilmek istenen mesajların inanılır olmasıdır. Bu, psikolojik savaş adına ideal olanıdır. Yalan ve asılsız olgular üzerine bina edildiğinde, yalanların ortaya çıkması durumunda uygulayıcıya geri dönme ve istenilen hedefe ulaşamama söz konusu olabilmekte ve ayrıca hedef alınan toplumda karşı tepki oluşabilmektedir. Günümüzde uygulanan psikolojik savaşlarda, tamamen asılsız bilgilerden istifade etmek yerine, daha çok toplumda var olan bazı hassasiyet ve sıkıntıların abartılarak işlenmesi yoluna başvurulur. Bu durum kabuk bağlamış bir yarayı kaşıma ve kanatmaya benzer. Değişik mezhebi gruplardan müteşekkil bir devleti düşünelim. Bir mezhebin ön plana çıkarılması ve diğer mezheplerin ihmal edilmesi veya geri plana itilmesi psikolojik savaş için kullanılabilecek iyi bir argümandır. Var olan bir sorunun üzerine abartı, propaganda ve yönlendirici bilgilerle bina edip istenilen hedefe ulaşılmak istenir.
Günümüzde iletişim araçlarının gelişmesi ve toplumun tüm sınıflarına kolay, kesintisiz ve sınırsız bir ulaşma imkanın olması, psikolojik savaş planlarının uygulamasını kolaylaştırmıştır. Bazen tamamen asılsız olan bir olgu üzerine bina edilen planlar dahi başarı getirebilmektedir. Örneğin: mezhepsel ayrılığı körüklemek isteyen emperyalistlerin elindeki malzeme sadece iki ayrı mezhebin varlığıyken, hassas olunan noktalarda uydurma haberler, kışkırtıcı yayınlar ve infial oluşturacak bazı eylemlerle ayrılık ve cepheleşme sağlanabilmektedir. En basit olayların bile çarpıtılarak sunulmasının büyük yankılar oluşturabileceği unutulmamalıdır.Abdullah HOCAOĞLU
0 yorum:
Yorum Gönder