Home » » Ne Güzel

Ne Güzel

Taif’i seyredince dâvayı, Huneyn’e bakınca imtihanı, Bilal’in sesiyle hakkı, Hamza’nın kanıyla şehadeti görmek... Hatice’nle vefayı, Aişe’nle sevdayı anlamak... Kendimizi eskitirken zaman törpüsünde, Seni ve arkadaşlarını yenilemek ruhumuzun derununda, ne güzel!...

Ebedi yâr! Sana selam göndermek melekler eşliğinde, ne güzel! 

Seni okumak, Seni anlamak, Seni yaşamak, Seninle yaşamak ne güzel! 

Taif’i seyredince dâvayı, Huneyn’e bakınca imtihanı, Bilal’in sesiyle hakkı, Hamza’nın kanıyla şehadeti görmek... Hatice’nle vefayı, Aişe’nle sevdayı anlamak... Kendimizi eskitirken zaman törpüsünde, Seni ve arkadaşlarını yenilemek ruhumuzun derununda, ne güzel! 

Bilmeyenlere Seni öğretmek, isminle sıfatlanmak, şa’nınla tanınmak... Seninle güzelleşen şiirlerimizi şahid etmek sözlerimize, Seninle özdeşleşen fıtratımıza nağmelerini içirtmek içten içe ve ahd etmek “Seni seveceğim” diye, ne güzel! 

Meydanlarda adını haykırmak tekbirler eşliğinde, sehpalarda sorguya çekilmek aşkını kuşandık diye, izini seyretmek kulluğun zirvesinde, ne güzel! 

Dalgın dalgın gül yüzünü seyreden Sevban belirir gözümde. “Nedir bu halin?” diye sorarsın. O da şöyle der lâl olmuş yüreğimizin tercümanı olarak: 

“Ey Allah’ın elçisi! Ben Seni kendimden ve çocuklarımdan daha çok seviyorum. Evimde iken Seni hatırlıyor, hasretine dayanamadığım için hemen gelip Seni görüyor, yüzüne bakıyorum. Senin ve benim ölümümü düşündüm de… Anladım ki Sen vefat edip cennete girdiğinde peygamberlere mahsus yüce makamlarda bulunacaksın. Ben ise cennete girdiğimde Seni göremeyeceğimden korkuyorum!” 

Bunun üzerine verdiğin “Kişi sevdiğiyle beraberdir” müjdesini kendime ümit sığınağı ediniyorum. Seni görmeden sevmek, hem de en çok Seni sevmek ne güzel! 

Seni sevdik diye bela ve musibetlere hazır olmak ne güzel! 

Risaletin yükü Taif’te ağırlaşınca omzumdaki yükü seyreder, nefsimi taşlarım. Medine hayalleri kurar, hicretimi kutlu şafaklara saklarım. Yokluğunu bile bile yorulmaz, Seni ararım. Fatıma’na kavuşma müjden, Bilal’i rüyasında çağırışın ne güzel! 

Onlar gibi olmayı arzulamak, Senin tarafından müjdelenmek, Senin gül yüreğinde yer edinmek ne güzel! 

Seninle yürüyoruz diye arkadan vurulmak, Seninle beraberiz diye yalnız bırakılmak, Sana görmeden âşık olmuşuz diye anlaşılmamak bile ne güzel! 

Sabahlara kadar secdede oluşun, cehd depolar ayaklarıma. Kalpleri ısındırmak için sarf edişin dünya malını, zengin kılar tüm fakirliğimi. Yetimlere, dullara ve yoksullara hayat kokulu nefesin... Sesi kısılmış her mustazafın en gür sesisin. Yüreğinin çırpınışlarından yorulup yol arayanlara en âli rütbesin. Seni uzaktan seyredene en güzel resim, Seni canında hissedene en yakın sevgilisin. Güllerin kokusunu her hissettiğimde sabır libasını giydirmek heyecanıma, ne güzel! 

Burak’la göndersek sevdamızı yanına... Hüdhüd’le iletsek selamımızı Sana... Ashabın gibi olsak bu asırda... Onlar gibi yıldız olsak karanlıklara... Bir umut taşısak ufuklara... Seninle sevsek tüm sevilenleri... İbrahim’i, İsa’yı, Musa’yı... Allah ile ahdini yenileyen yağmuru, bastığında güller yetiştiren toprağı, gittiğinde sızlayan kütüğü, yanağında iz bırakan hasırı... Seninle sevmek ne güzel! 

Ayrıştığımızda Hasan’ı, zillete uğradığımızda Hüseyn’i sevmek... Fatıma’yı, Esma’yı... Her asırda çağa annelik edecek fedakâr kadınları... Sana değen elleri, karşında titreyen bedenleri, ağladıkça açılan gözleri, bekleyiş uzadıkça yanan kalpleri hissetmek ne güzel! 

Bağrım bir alev tarlası, muştunla serinlet yar bizi. Göğüm Seninle güneşli, sevginsiz bırakma yar bizi. Seni tercih ettik tüm ganimetlere, dünya malına, ensar gibi. O halde Sensiz eyleme yar bizi. Ensar’ın aşkı ne güzel! 

Muhacirin bağı ne güzel! 

Ebu Hureyre’n gibi sesleniyorum Sana: “Açım ya Resulallah!” Ama benim açlığım onunki gibi değil, bilirsin. Açlığımı; âlemlere rahmet oluşunla, hâlinle örnek, duruşunla izzet oluşunla ve adınla doyur ya Resulallah! Her nağme adına yazılmış, her söz Sana atfedilmiş, her ihlaslı ve fedakâr Müslüman Sana benzemiş kabul ederim. Canlarını veren azizleri, hürriyetini Allah’a satan mücahitleri, Senin yolunun yolcuları bilirim. Mus’ab’ların ölmeyişini, Hubeyb’lerin farklı surette yaşadığını görmek ne güzel! 

İnsafsız ve hain bu çağın eteklerinde sürünmeyip “Ben ilahım!” diyenlere “la” demek, kendini yegâne önder sananlara, “Resulullah Muhammed”e olan asırlık ve ebedi sevginin izlerini göstermek ne güzel! 

Bedirle sevinmek, Uhudla silkelenmek, kutlu günlerin provası olarak her dem adını anmak, ne güzel! 

Şarkta, garbda, Amed’de, İstanbul’da, gönüllerde, ruhlarda Seni çınlatmak kulaklara... Hür sancağını hür topraklara dikip sonra da havz-ı kevseri düşlemek ne güzel! 

“Bir ömür boyu beklemişim,
Derdi derde eklemişim, 
Üstüne yâr sevmemişim, 
Şimdi vuslat ne güzel!” 

Hacer Sâra Toprak /
Share this video :

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2013. Asi RüzgaR - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger