
Amacımız Tesettür mü, Giyinmek (!) mi?
Bu bağlamda tesettürsüzlük eşittir fuhşiyat ve zina! Tesettürsüzlük eşittir yıkılan yuvalar…
Bizler din olarak İslam‘ı seçmişiz elhamdülillah. Bizler için; Allah’a teslim olmuş, Allah’ın hükümlerini hayatının en önceliği yapmış, Rabbimizin hayatın hâkimi ve hayatın düzenleyicisi olduğuna iman etmiş mümine hanımlar için örtünmek (tesettür), Allah’ın emirlerinden bir emirdir. Nasıl ki namaz, oruç, zekât vb. gibi ibadetler İslam’ın ve imanın olmazsa olmazı ise tesettür de aynen öyle İslam’ın olmazsa olmazıdır...
Bizler din olarak İslam‘ı seçmişiz elhamdülillah. Bizler için; Allah’a teslim olmuş, Allah’ın hükümlerini hayatının en önceliği yapmış, Rabbimizin hayatın hâkimi ve hayatın düzenleyicisi olduğuna iman etmiş mümine hanımlar için örtünmek (tesettür), Allah’ın emirlerinden bir emirdir. Nasıl ki namaz, oruç, zekât vb. gibi ibadetler İslam’ın ve imanın olmazsa olmazı ise tesettür de aynen öyle İslam’ın olmazsa olmazıdır.
Tesettür, bir kadının Müslüman olduğunun göstergesidir. Tesettür ama Allah’ın ve peygamberin emrettiği bir şekilde bürünülmüş olan tesettür, bir kadın için en güzel nimettir. Zira, kadın toplumda tesettürü ile saygınlık görür. Anne olarak, eş olarak, toplumu oluşturan bir birey olarak itibara alınır; kadınlığı ve dişiliği ile değil. Bizler ne kadar örtümüze sahip çıkarsak, ne kadar örtümüzün hakkını verirsek o kadar değerli, o kadar izzetli ve bir o kadar şerefli oluruz.
Tesettür bir kimliktir! Allah’ın ayetlerini üzerinde taşımaktır, teslimiyettir, edeptir. Tesettür, Müslüman kadının özgürlüğüdür. Her ne kadar bu özgürlüğümüz okul kapılarında hastane, postane gibi devlet kapılarında mahkûmiyetlere dönüşse de!
Kamuda başörtüsü serbestliğine adım adım gidilen şu günlerde önümüze birkaç soru ve sorun çıkmakta:
Acaba biz hangi örtünme şeklinin mücadelesini veriyoruz?
Acaba kamuda başörtüsü sorunu dedikleri albenisi olan, fiyatı 100-150 TL olan, ebatları sadece saçların görünmesini engelleyen, rengârenk ve hanımları olduğundan daha güzel ve daha çekici gösteren bir başörtüsünün mücadelesi midir?
Allah Resulü’nün lânet ettiği (giyinik çıplaklar), kıyametin alameti olarak bizi ikaz ettiği bir baş örtme şeklinin mi? Ya da daracık pantolonların, dizkapağında eteklerin üstüne tenin rengine uygun, kıyafetine uygun bir giyinme ve örtünme şeklinin mi mücadelesini veriyoruz?
Öncelikle, özgür olmasını istediğimiz örtümüzü modanın, kapitalizmin, nefsin tutsağından kurtararak özgürleştirmek zorundayız. Evet, ülkemizde bir başörtüsü sorunu olduğu muhakkaktır, fakat ondan önce tesettürün ve örtünmenin ne ve nasıl olması gerektiğinin öğrenilmesi, anlaşılması ve uygulanması sorunu olduğu bir gerçektir.
Bizler kişilerin, kurumların, düzenin, yasaların koyduğu kılık kıyafet kanununa göre değil; Allah’ın Kur’an’da bize emrettiği kılık kıyafet kanununa göre giyinmek, örtünmek mecburiyetindeyiz ki bu bizim imanımızın gereğidir.
“Mü`min kadınlara de ki gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar. Süslerini ve cazibelerini kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, öz oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, elleri altındaki kölelerden, cinsel arzuları sönmüş erkek hizmetçilerden, kadınların avret yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklarından başka hiç kimseye göstermesinler. Yabancı bakışlardan gizledikleri süsleri ve cazibeleri belli olsun diye ses çıkaracak adımlarla yürümesinler.” (Nur / 31)
Konunun bir başka boyutu da şu ki kadınların sosyalleşmesi, iş hayatına girmesi ile birlikte birçok sıkıntı karşımıza çıkmaktadır. Tesettür; daha iyi yaşama(!), özgür olma(!), makam, diploma, kariyer yapma, modern ve şık olmak gibi birçok nefsi ve dünyevi istekler için yozlaştırılıp feda edilmektedir. Toplumun şekillenmesinde kadının rolünün ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde birbirini izleyen birçok cürümler, toplumun hem ahlaki ve hem de içtimai düzenini bozmaktadır.
Bu bağlamda tesettürsüzlük eşittir fuhşiyat ve zina! Tesettürsüzlük eşittir yıkılan yuvalar… Tesettürsüzlük eşittir ahlaki çöküntüler ve gayr-i meşru ilişkiler… Tesettürsüzlük eşittir Sabiha Ateş Alpat ablamızın ifadesiyle “Kazandığı bezendiğine yetmeyen’’ kadınlar topluluğu…
Toplum gerçek manada tesettür ayetlerinin hükümlerini yaşamadığı sürece bu olumsuzluklar değişmeyecektir. Evet, başörtüsü serbestliği şu veya bu şekilde getirilse dahi, İslam’ın hükümlerine uygun olmayan bir örtünme ve çalışma hayatının toplumun faydasına olmayacağı bir gerçektir. Çünkü tesettür sadece saçı kapatmak değildir.
Dünya hayatı boş, geçici, oyun ve oyalanmadan ibarettir. İnşallah biz bu hayatta birilerinin oyuncağı olmaktan, birilerinin menfaatlerinin, birilerinin nefislerini hoş etmenin bir parçası olmaktan ziyade Allah’ın ve Resulünün rızasını kendimize düstur edinirsek işte o zaman sırat- ı müstakim üzere oluruz.
“Oysa ahiret daha hayırlı ve daha süreklidir.’’ (A’la / 17) ayetini kendimize şiar edinelim. Edinelim ki kurtuluşa erenlerden olalım.
Biz kendimize Hz. Fatıma’yı örnek olarak alalım ki (O Fatıma ki cenazesinin bile gece defnedilmesini vasiyet ediyor, haram bakışlar ona değmesin diye) toplum Hasan, Hüseyin ve Zeynepleri kazansın.
“Kim Allah’ a ve Resulüne itaat ederse…’’ o kazanacak, o kurtuluşa erecektir inşallah. Allah’ın ayetlerindeki ve Peygamber (SAV)’in sünnetindeki örtünme şekli yani tesettür, bir kadın için özgürlüğün ta kendisidir.
Özgürlüğü kuşananlara ve Allah’ın ayetlerini üzerinde taşıyanlara selam olsun!
0 yorum:
Yorum Gönder