Binbir düşüncenin insana dayatıldığı ve içinden çıkılmaz hâl aldığı şu günlerde…Ne yazık ki insan! Kendi boşluğuyla yaşamını idâme ettiriyor. Hâl bu iken “neden yaratıldığını” ve nereye doğru bir yön aldığını bilemez olmuştur. Halk indinde:”ipsiz-sapsız”denilen ve insan için yüce Allah(c.c) tarafından(Eşref-i-mahlukat) telakki edilirken..Bir eli yağda ve bir eli de balda cinsinden, süslü hayatı seçmesi, nefsinin aslında gizli-gizli yanaşarak..Şaşaalı göstererek ve hayatının sanki hiç bitmeyeceğini(uzun ömürler,mutlu yarınlar) temenni ederek..Sırtını sıvazlayarak”aferin’ işte! Bu doğru yol budur. Daha da ileri giderek nefsin putu’ona bazı dayatmalarda’ bulunmuştur. İdealler,hayâller ve hemen ardından da bir takım”izm’lerin peşine düşmesini istemiştir. Makam, para, şöhret ve şehvetin kul kölesi olma yolunda, kapitalist sistemin önüne koyduğu uydurma ve yontma yöntemleri bir çırpıda kabule şayan. Üzerine ister uysun, yada dar gelsin, hemence giyivermiştir.
Geçen gün komşumun hastane ziyaretine gitmiştim. Hastalığının ardından doktorların yardımıyla iyileştiğini ve taburcu olacağını..Gülümseyerek yüzüme doğru anlattı. Ve beni harekete geçirdi.”Neden Allah’ın yardımıyla demiyorsun da, doktorun yardımıyla’ diyorsun. Şöyle dedi:’Akıllı doktor onun için. Teşhis koydu ve iyileşebildim. Anlayacağı bir biçimde şöyle dedim:”Gökten akıl yağıyordu. Ve senin doktorda ihtiyacı vardı akıla dedi ki”gel başıma kon ve akıllı olayım. Zamanla insanları iyileştirebileyim, öyle mi? Aklın yüce Allah (c.c) katında ne denli kutsiyetini bilmeyenimiz yoktur. Fakat akılı da maalesef metaryalizm-kapitalizm sisteminde nasıl ki! Balığın yediği vurgun misali, vurgun yemiş durumda. Ben görmediğim şeye inanmam diyor. Maalesef akıl da”benden üstün akıllısı, zekisi, iyi düşüneni var mı acep,diyerek? İman, ihlâs, samimiyet, Salih amel yoksunu insanları kendi önüne katıp, yönetimi hiç bırakmama, günü birlik meselerle insanları…”Spor haberleri” gerçek manada kime kulluk edeceğinin bilinçsizliğiyle.. Sanki! Bu yolda dava adamı oluyormuş hissini uyandırarak, deve kuşu timsali başını kuma göm. Yeter ki! Bir şey hissetme! Düşünme! Kafatasının içerisinde istersen çiçek yetiştir. Ama bana karışma…
Kendini çok ucuza sattı insan, dünya karşısında…Eşyaya, mala, ticarete tamah ederek! Geniş halılar, avizeler ve bir ucunu döndürünce karilöfer sistemiyle ısınan odalar. 24 saat sıcak su sistemi..v.s. bunlar aslında insanın yararına olan şeylerdir. Fakat bunları bahane ederek yüce Allah’ın önünde secde etmemek..Aslında insanın yavaş yavaş ayağının kaymasına delâlet ederek..Nasıl mı? Artık bu dünya hayatı bundan ibarettir. Ahhh! Keşke!.. Şu ölümde olmasaydı! Niye anımsatıldı ki şimdi? Şurda güzel güzel yaşayıp gidiyorduk. Şair şöyle demiş:
Kim sakalına bıyığına sevdalanmışsa
Artık o…
O üzre ölür..
Hiç kimse demir atamadı bu dünyaya! Onun için insan ”biz öldükten sonra bizi kim tekrar diriltir” diye soruyor. Ya da ”ölürüz toprağa karışırız tekrar dirilmeyiz” derler. Birinci soruya yüce Allah(c.c) onları ilk yaratıcının tekrar dirilteceğini ve ikinci soruyu da”onların bu konuda bir bilgisinin olmadığını ancak öyle zan ettiklerini”buyuruyor. Allah (c.c) kendi kitabında “Ey akıl! Sen nerdesin? Artık uyan ve birgün seni yaratanın önünde hesap vereceğine kani ol! Çünkü bu uyuşuk bedenin mezarın içine indiğinde bilmelisin ki! Mezarın altında karilöfer yoktur.